Özel ve halka açık şirketler çoğu zaman çalışan esenliği konusundaki kazanımlarıyla dikkatleri üstüne çekiyor. Peki devlet destekli veya kar amacı gütmeyen kurumlarda durum nasıl? Bu makale, kamu çalışanlarının karşılaştığı zorlukları ve bu zorlukların nasıl tersine çevrilebileceğini ele alıyor.
İtfaiyeci, polis memuru gibi acil müdahale ekiplerinin ve kamu görevlilerinin iş deneyimi üzerine yapılan çalışmalar, bu grupların ruhsal sağlığının, performansının ve bağlılığının özel sektöre göre daha düşük olduğunu gösteriyor. Çalışma şartları dikkate alındığında bu tespit hiç de şaşırtıcı değil! İşte kamu görevlilerinin büyük bir çoğunluğunun karşılaştığı sorunlardan sadece birkaçı:
- Travmaya maruz kalma: Kamu görevlileri sık sık psikolojik travmaya sebep olabilecek durumlara maruz kalıyor. Bazen şiddet, ölüm, yaralanma bazen duygusal açıdan zorlayıcı durumlar… Neticede kamu çalışanlarının travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ve başka ruh sağlığı sorunları yaşaması nadir bir durum sayılmıyor.
- İş - özel hayat dengesini kuramama: Devlete bağlı çalışan kamu görevlilerinin çoğu uzun saatler çalışmak ve 7/24 nöbet tutmak zorunda. Bu durum stres yönetimini ve iş - özel hayat dengesini korumayı daha da zorlaştırırken kamu çalışanları arasında tükenmişlik ve kopukluk duygusunu yaygınlaştırıyor.
- Kaynak eksikliği: Kamu görevlilerin elinin altında çoğu zaman, özel sektör çalışanlarına kıyasla daha az kaynak bulunuyor. Bu, işlerini etkin bir şekilde yapmalarını engelleyebilirken ruh sağlığı ve performans sorunları gibi çok sayıda sıkıntı için ihtiyaç duydukları yardımı almalarını zorlaştırabiliyor.
- Sessizlik kültürü: Ruh sağlığı sorunları ve benzeri sıkıntılar üzerine konuşmanın teşvik edilmediği devlet kurumlarında genel olarak bir sessizlik kültürü hakim. Bu durum, çalışanların ihtiyaç duyduğu yardımı almalarını zorlaştırarak kendilerini daha tükenmiş hissetmelerine sebep olabiliyor. Performans ve sorumluluk konusunda sıkıntılara yol açabiliyor.
Bu sorunların, topluma hizmet eden çalışanların esenliği üzerinde uzun vadeli etkileri mevcut. Gelin, kamu görevlilerinin ruh sağlığının, performansının ve bağlılığının, olması gerekenden daha düşük olduğunu tespit eden bazı araştırmalara göz atalım.
- 2022'de Ulusal Sağlık Enstitüleri tarafından yapılan bir araştırma, itfaiyecilerin toplum geneline kıyasla daha yüksek TSSB oranına sahip olduğunu ortaya koydu.
- Polis memurları üzerinde yapılan benzer bir çalışma, polislerin toplum geneline oranla çok daha fazla depresyon, tükenmişlik, TSSB ve kaygı yaşadığını gözler önüne serdi. Buna rağmen ruh sağlığı sorunları olduğu doğrulanmış polis memurlarının %20'sinden azı gerekli yardımı aldı.
- CPS HR Kamu Sektörü Çalışan Bağlılığı Enstitüsü tarafından yürütülen bir kamuoyu yoklaması, kamu çalışanlarının yalnızca %38'inin kendini işine tümüyle bağlı hissettiğini ve çoğunun iş rolünden memnun olmadığını bildirdi.
Bu çalışmalar, devlet kurumu çalışanlarının ruh sağlığını, performansını ve bağlılığını iyileştirme konusunda belirgin bir ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Neyse ki bu iyileştirme için Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok! Devlet kurumları, kamu görevlilerinin karşılaştığı sorunların üzerine gidecek adımlar atmak için çalışan bağlılığı, sağlığı ve performansı konularında özel şirketlerden çok şey öğrenebilir.
- Çalışan şirketi kültürü oluşturma: Güçlü bir çalışan şirketi kültürüne sahip olan şirketler, çalışanlarına karar alma ve işlerini sahiplenme konusunda yetki verir. Bu, performansı olumlu anlamda etkileyebilecek şekilde bağlılığın ve amaç duygusunun artmasına sebep olur. Devlet kurumları, çalışanlara daha fazla özerklik tanıyarak, daha esnek çalışma saatlerine veya evden çalışmaya izin vererek, mesleki gelişim imkanı sunarak ve çalışanları katkıları için ödüllendirerek çalışan şirketi kültürü oluşturabilir.
- Çalışan esenliğine yatırım yapma: Çalışan esenliğine yatırım yapan şirketler, çalışanlarına sağlıklı ve iyi kalabilmeleri için çeşitli destekler sunar. Bu, ruh ve beden sağlığı konusunda çeşitli kaynaklara erişimi ve sınırlar koymayı teşvik eden bir kültürü içerir ve çalışanların kendine daha iyi bakmasını teşvik eder.
- Çalışan bağlılığını ölçme ve izleme: Farklı profillere göre çalışan bağlılığını ölçen ve takip eden şirketler, geliştirilmesi gereken alanları belirleyebilir. Bu bilgi daha sonra hedefe yönelik müdahalelerin geliştirilmesi ve uygulanması için kullanılabilir. Daha da iyisi kurumlar, çalışan anketleri ve odak grupları düzenledikten sonra sonuçları çalışanlarıyla paylaşarak şeffaflığı ve hesap verebilirliği teşvik edebilir.
- Topluluk hissi oluşturma: Meslektaşlarıyla ve kurumuyla bağlantı kurduğunu hisseden çalışanların, bağlı ve üretken olma olasılığı daha yüksek. Devlet kurumları sosyal etkinlikler düzenleyerek, çalışan gönüllülüğünü teşvik ederek ve iş birliği kültürünü geliştirerek topluluk hissi oluşturabilir.
- Çalışanları destek almaya teşvik etme: Devlet kurumundaki liderler, davranışlarıyla çalışanlara örnek olabilir. Çalışanlarına, devamlı olarak çalışmayı güvenli hale getirecek bir çalışma kültürünü aşılayabilir ve hatta çalışanları ruh sağlığı desteği veya esenlikleriyle ilgili diğer kaynakları talep etmeleri yönünde teşvik edebilir.
Kamu çalışanlarının çalışma koşulları ve deneyimleri göz önünde bulundurulduğunda, devlet kurumlarının çalışan bağlılığını, sağlığını ve kültürünü geliştirmesi gerekiyor olabilir. Devlet kurumları, özel sektördeki şirketlerin deneyimlerine bakıp bu stratejileri kamu sektörüne uyarlayarak çalışanları için daha olumlu ve üretken bir çalışma ortamı yaratabilir.