İş dünyasının geleceğini insanı merkezine alan liderlik anlayışı şekillendirecek
Pandemi alışık olduğumuz haliyle hayatımızı ve çalışma şekillerimizi kökünden değiştirdi. Kimi zorunlu olan bu değişikler büyük bir belirsizliği ve stresli günleri de beraberinde getirdi. Çalışanlar böyle zamanlarda yöneticilerine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyar. Onlarla durumu netleştirecek ve geleceği gerçekçi bir iyimserlikle resmedecek konularda konuşmak ister. Dolayısıyla, karmaşanın ve değişimin adeta kural haline geldiği günümüzün kırılgan dünyasında liderler artık çok daha önemli sorumluluklar taşıyor.
Pandemi hepimizi farklı şekillerde etkiledi fakat işini kaybetme korkusu, ekonomik bunalım, eve kapanma zorunluluğu, yalnızlık ve verilen kayıplar milyonlarca çalışan üzerinde istisnasız ağır bir tahribat yarattı. Tüm olumsuzlukların içinde yaşanan güzel bir gelişme varsa o da çalışan esenliğinin çok boyutlu bir şekilde liderlerin gündeminde bir daha oradan inmemek üzere yer etmesi oldu. Pandemiye kadar esenliğin genellikle fiziksel boyutu ön plandaydı fakat uzaktan çalışmaya geçilmesi ve belli dönemlerde evlere kapanmak zorunda kalınması yalnızlık hissini derinleştirerek sevdiklerimizle bağlantı kurma ihtiyacımızı artırdı ve bu durum esenliğin özellikle spiritüel, duygusal ve sosyal boyutunun da önem kazanmasını sağladı. Ayrıca, bir başka yönelimin de finansal esenlik boyutunda yaşandığını gözlemliyoruz. Pandemi yüzünden hemen hepimizin içinde bulunduğu mali durum kötüleşti ve neredeyse faturalar, gıda harcamaları, eğitim masrafları vb. kalemler nedeniyle endişelenmediğimiz tek gün geçiremez olduk. Finansal faktörlerden kaynaklı stresi yönetmek için şirketler esenlik programlarına daha fazla yönelmeye, çalışanları bu programlardan daha fazla yararlanmaya teşvik etmeye başladı.
Böyle bir ortamda çalışanlar ile liderler arasında olan ilişkinin niteliği, çalışan bağlılığını artırmada ve esenliği merkezine alan bir şirket kültürü yaşatmada belirleyici duruma geldi. Peki, mevcut şartlarda iyi bir liderde neler görmeyi bekliyoruz? Bilinmezliklerle dolu bir gelecekte liderler hangi yeni yetkinlikleri edinmeli? Değişime nasıl uyum sağlamalı? Aslında cevap soruların içinde saklı. Her şey insanla başlıyor. Onu değişimin kalbine koymakla başlıyor. Josh Bersin Academy aylar süren bir çalışma için 400’den fazla İK lideriyle görüştü ve katılımcıların hepsi insana değer veren ve onu merkezine alan liderliğin şimdi her zamankinden daha mühim olduğu konusunda hemfikir. Pandemi dönemi ve sonrasının kazananlarını belirleyecek bu liderlik tavrı SESIL PIR Consulting ile Stanford Üniversitesi tarafından yapılan ortak çalışmada çok daha kapsamlı ele alınıyor. Sesil Pir, Wellbees’in bu seneki LOOP etkinliğinde yaptığı konuşmasında çalışanların tüm benliklerini işe getirmesine, yaratıcılığını, değer ve katkısını sunmasına olanak sağlamanın önemini vurguladı. Sesil, liderliğin artık bir erk ya da statüden çok daha öteye taşındığını, etrafımızı saran potansiyeli uyandıracak yaklaşımın insanı merkeze alan liderlik ve iş yönetim modellerinde olduğunu söyledi.
Biz de yeni normalde kritik öneme sahip olduğuna inandığımız bu liderlik tavrının dört temel özelliğini ele aldık. Şimdi gelin tek tek bunların neler olduğuna bakalım.
Empatiyle yaklaşın
Liderler özellikle Covid-19 pandemisi gibi ruhsal, duygusal ve fiziksel açıdan ağır sonuçları olan kriz dönemlerinde çalışanlarıyla olan diyaloglarında empatinin gücünden yararlanmayı ihmal etmemeli. Çevresindeki insanların nasıl hissettiklerini anlamaya, onların ihtiyaçlarını öğrenmeye çalışmalı. Gartner’ın yeni bir araştırmasına göre, liderler çalışanlara empatiyle yaklaştığında bu durum çalışanın performansı üzerinde empatinin olmadığı bir ortama nazaran üç kat daha fazla etki yaratıyor. Dahası, empatinin bir yönetim şekli olarak benimsendiği kurumlarda iki kat daha fazla sayıda çalışan işyeri ortamlarının kapsayıcı olduğu konusunda görüş bildiriyor.
Empatinin bir başka güzelliği de yaratıcılığı ve yenilikçi fikirleri beslemesi. Liderler güvenli, kapsayıcı ortamlar sunup bireyselliği ve çoğul sesleri teşvik eden davranışlar benimsediğinde, çalışanlar olumsuz bir tepki ya da yargılamayla karşılaşacakları endişesi taşımadan risk almak için daha cesur oluyorlar.
Şeffaf ve istikrarlı bir iletişim kurun
Güven ve aidiyet hissini güçlendirmek için çalışanlarla mesajı net olan diyaloglar kurulması oldukça önemli. Çalışanların Covid-19 pandemisi gibi durumlarla başa çıkmasına gerçekten destek olmak isteyen liderler için iletişimde şeffaflık olmazsa olmaz bir unsur. Her durumda ama özellikle büyük çaplı değişimlerin yaşandığı zamanlarda çalışanlarla olan diyaloglarınızda doğrudan o kişinin endişelerini ve ihtiyaçlarını konuşmalı, sevimsiz haberler verirken de dürüst ve net olmalısınız. İstikrarlı ve düzenli bir iletişim rutini oturtturup en küçük başarıları ya da kazanımları dahi açıkça kutlayarak krizleri sağ atlatmak için iletişimin gücünden önemli bir kaldıraç olarak yararlanabilirsiniz.
Kurumsal amaç nosyonu, hem çalışanın hem şirketin rotasını gösteren bir pusula misali gittikçe belirleyici bir konuma geliyor. Dolayısıyla, liderler, kurumsal amacı ve ona eşlik eden değerleri ve davranışları dilinden düşürmemeli. Sahici bir kurumsal amaç etrafında birleştiğini hisseden çalışanlar belirsizliklerin sebep olduğu stresi daha iyi yönetebilir ve genel esenlik hallerini koruyabilirler. McKinsey tarafından yapılan bir araştırma, işyerinde “amaçlarını yaşadıklarını” hissettiklerini söyleyen katılımcıların diğerlerine göre işine dört kat daha bağlı olduğunu ortaya koyuyor. Bu kişilerin yine amaçlarıyla bağlantı kuramayan çalışanlara göre esenlik düzeyleri beş kat daha yüksek. O halde, çevik, empati yeteneği gelişmiş ve ileri görüşlü her lider bugünden itibaren çalışanlarıyla yaptığı konuşmalarda kurumsal amaca yer vererek onların kendi amaçları ile şirketin amacı arasında bağlantı kurmasına ve katkılarıyla büyük resmin neresinde durduklarını görmesine kılavuzluk edebilir.
Değişimi ona uyum sağlayarak karşılayın
Başarılı liderlik çoğu zaman konfor alanının terk edildiği ve bilinmezin bir fırsat olarak görüldüğü durumlarda serpilir. Pandemi döneminde kıymetini bir kez daha hatırlatan uyum sağlama becerisiyle büyük çaplı değişimlerin yaşandığı koşullarda sağlam adımlarla yürümeye devam edebilir ve karmaşayı avantaja çevirebilirsiniz. Yeniliklere açık bir zihniyete sahip olan ve uyum sağlama yetisini sürekli kuvvetlendiren liderler olup bitenlerin farkına daha kolay varır, değişen koşullara hızlıca cevap vererek sağduyulu kararlar alır ve yaşananlara gerek duygusal gerek fiziksel nasıl tepki verdiğini anlamak için kendini sorgular. Dinamik ve hızlı bir geleceğe hazırlıklı olmak ve değişimi olduğu andan bile önce tahmin edip uygun bir tavır almak için liderlerin esenliklerine önem vermeleri gerekir. Kronik yorgunluk ve stres insanların ellerinde bulunmayan için gereğinden fazla üzülmesine ve bunu sorun etmesine neden olur. Bu durumda ne öğrenmeye açık bir zihin yapısını sürdürülebilir ne de yaşanan değişiklikleri avantaja çevrilebilecek fırsatlar olarak görebiliriz. Dolayısıyla, liderlerin sağlıklarını ve esenliklerini önemsemesi asla bencillik ya da başarısızlık değildir. Aksine, dünya görülmemiş bir hızda yol alırken, mantıklı ve uzun vadede sürdürülebilir kararlar vermek için öğrenmeye açık bir zihniyetle hareket etmek ancak bütünsel esenliğimize değer vererek mümkün olabilir.
Bir lider olarak kendi esenliğinizi önemseyin
Harvard Business Review dergisi, pandemi koşullarında liderlerin kendilerini nasıl hissettiği hakkında fikir edinebilmek için 46 ülkeden 1,500’den fazla liderin katıldığı bir araştırma yapıyor. Katılımcıların yüzde seksen beşi kendilerini eskiye göre daha kötü hissettiğini yani esenlik düzeylerinin düştüğünü ifade ediyor. Yüzde elli altısı yapmak zorunda oldukları işlerin çoğaldığını söylerken, yüzde altmış ikisi son üç ayda “sıklıkla” ya da “çok sıklıkla” tükenmiş hissettiklerini bildiriyor. İç açıcı bir tablo değil. O halde, liderler kendi sağlıkları ve esenliklerinden taviz vermeden çalışanlarını nasıl destekleyebilir ve onların esenlik ihtiyaçlarını karşılamalarına nasıl destek olabilir?
- Şirketin sunduğu kurumsal esenlik programları ve benzeri kaynakları gerek toplantılar gerek günlük diyaloglar sırasında gündeme getirmek ve çalışanları bu programdan yararlanmaya teşvik etmek
- Çalıştığı saatler ile özel hayatı arasına sınırlar koyup öncelikle kendi sağlığı ve esenliği adına bunlara bağlı kalmak
- İhtiyaç duyduğunda hastalık izni ya da ücretli izin almak ve böylece ekibindeki kişileri de hasta oldukları ya da dinlenmeye ihtiyaç duydukları zamanda aynısını yapmaya teşvik etmek
- Bütünsel esenliği tüm boyutlarıyla kavrayıp bu kültürün tüm şirkette yaygınlaşmasının öncülerinden olmak.
Çalışan esenliği; birbiriyle ilişkili sekiz başlığı ve gerek çalışan bağlılığına gerek çalışan deneyimine etkisiyle uzmanlık bilgisi gerektiren özel bir alan. Dolayısıyla, ekibindeki kişileri yalnızca çalışanlar olarak değil fakat her biri kendine ait beklentileri, sorunları ve ihtiyaçları olan bireyler olarak görme ve anlamlı bir çalışan deneyimi yaratma noktasında, liderler esenliği şekillendirici bir güç olarak nasıl kullanmaları gerektiğini bilemeyebilirler. Özellikle sağlığın ve esenliğin önemini bir kez daha tüm yalınlığıyla hatırladığımız bu zor günlerde, liderlerin çalışan esenliği konusunda uzman olan kurumsal esenlik şirketleriyle işbirliği yapmaları büyük fayda sağlar. Böylece bir taraftan kendi üzerlerindeki yükü azaltırken bir taraftan da daha iyi ve mutlu bir hayat sürdürmeleri için çalışanlarına destek olurlar.
Liderlik yapmak zor, hele tekinsiz sularda daha da zor. Fakat bilinmezlik bir fırsat olarak görüldüğünde hem kişilere hem kurumlara uzun vadede değer katacak bir deneyime dönüştürülebilir. Pandemi henüz hayatlarımızdan çıkmış değil ve işin açıkçası yeni yılda ve sonrasında neler olacağını bilemiyoruz. Yine de şurası kesin: pandemi sona erdiğinde dahi hibrit ya da uzaktan çalışma modelleri farklı düzeylerde ve yaygınlıkta hayatımızda kalacak. Yöneticilik anlayışını güven, empati ve şeffaflık üzerine kuran liderler geleneksel çalışma modellerinin büyük oranda terk edildiği ve daha esnek, daha samimi ve özerk bir çalışma anlayışının yerleştiği yeni düzende yerlerini alacak. Liderler beklentilerin ve yeni dinamiklerin farkında olup buna göre davrandığında çalışanların işlerine daha sıkı sarılmasına ve onda anlam bulmasına yardımcı olur. Ayrıca, şirketlerinin itibarını artırarak gelecek dönemde yeni yeteneklerin kazanılmasında rol oynar. Artık dünya ekonomisi maddi olmayan varlıklar etrafında dönüyor ve insanı odağına alan şirketler gerek hedeflerini gerçekleştirme gerek güçlü bir çalışan deneyimi yaratmada başarılı oluyor. Kurumsal hedefi her fırsatta anlamlı bir şekilde gündeme getiren, değişen koşullar karşısında serinkanlı kalıp bunlara uyum sağlayabilen, çalışanların sağlığı ve esenliğiyle birlikte kendi ihtiyaçlarını da önemseyen ve bu konuda uzmanlardan destek alan, empatiyi ve şeffaflığı temel ilkeleri olarak benimseyen liderler ekiplerini ve şirketlerini güçlü kılacak, onların krizlerden yenilenmiş ve daha da kuvvetlenmiş olarak çıkmalarında önemli bir rol üstlenecek.
KAYNAKLAR:
inc.com - 7 keys to effective leadership in our new normal
forbes.com - Redefining leadership in the age of new normal
willistowerswatson.com - Pandemic ve remote work challenges & the importance of wellbeing
mckinsey.com - how leaders can seize the moment
ey.com – how leaders can protect employee wellbeing during covid-19
mckinsey.com Solving the adaptability paradox for the long term
fastcompany.com – this is the most essential skill leaders need to work through the covid-19 crisis
Yazan: Burcu Uluçay